Kayıtlar

2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Gülizar

Resim
                                                            Çanakkale'ye 15 km. uzakta kalan zeytin, ceviz, göknar, sarıçam ve nice ağaçlarla kaplı bir köyde ailesi ile birlikte yaşıyordu genç adam. Zeytinlikleri en büyük gelir kaynakları olmuş, bunun yanında tadından yenmez domatesleri vardı ki bir yiyen bir daha başkasını yiyemezdi ona göre. Dalından hafif kızarmış domatesi koparıp şöyle derin bir nefesle kokusunu içine çektiğinde sanki en güzel kokuyu duymuş gibi olurdu insan. Çocukluğunda koparıp gömleğine sürttükten sonra büyük bir iştahla ısıra ısıra yediği o domatesin tadı hiç değişmemişti, hâlâ ağzını sulandırır çocukluğunu hatırlatırdı ona. Zeytin de böyleydi onun için. Annesi hep " Çocukluğundan beri önüne bir tas zeytin ile iki domates ver gıkı çıkmaz, bıkmadan üç öğün yer" derdi onun için. Kardeşi de onun gibiydi, çocukke...

Saadet

Resim
Yere hızla çarpan bedeni vücuduna bir acı saplanmasına sebep olurken kulaklarında da bir uğuldama hissetmişti genç kadın. O an çocukluğunda babasından kaçıp gittiği o nehir kenarının etrafında onlarca çeşidi olan ağaçların ve içinde cıvıldaşan kuşların kendisine anlattığı hikayeleri düşündü. Onların göç edip geldikleri diyarları, oraların güzelliklerini anlatışlarını hatırladı. Neşe ile cıvıldaşmalarını ara ara ağıt yakar gibi geride bıraktıkları sevdiklerinden bahsedişlerini düşündü. Göç eden kuşların cıvıldaşmaları, yüzlerce yıllık ağaçların yorgunluklarını dinlemişti senelerce küçük kız. Onlar da Saadet’in kalp kırıklıklarını, hüzünlerini dinlemişler acı hikayesine ortak olmuşlardı. Her kuşa, ağaca bir isim takmış, onları dost edinmişti kendine. Küçücük bir cıvıltıyı, bir yaprağın kıpırdamasını sorusunun cevabı bilmiş kararlarını da öyle almıştı.  Saadet denen şey onun için sadece bir isim olmuştu belki ama en azından dostları ona kararlarında yardımcı olmuştu. O kısa anda a...